HAGB Kaydı Nasıl Silinir? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir İnceleme
Hayatın İçindeki Bir Etiket: HAGB ve Toplumsal Eşitsizlik
İstanbul’da yaşıyorum, 29 yaşımdayım ve her gün şehri adım adım gezerek, sokakta, toplu taşımada, işyerinde insanların yaşamlarına tanıklık ediyorum. Her biri başka bir hikaye, başka bir mücadele taşıyor. Bugünlerde sıkça karşılaştığım bir soru var: “HAGB kaydı nasıl silinir?” Bu soru, basit bir hukuki işlemin ötesinde, toplumda farklı kesimlerin karşılaştığı zorlukları ve toplumsal eşitsizlikleri gözler önüne seriyor. Peki, HAGB kaydının silinmesi meselesi, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet açısından nasıl bir anlam taşıyor?
HAGB Kaydının Toplumdaki Yansımaları
Öncelikle, HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması) kaydının silinmesi, yasal açıdan bir fırsat sunuyor. Ancak, bu fırsat her birey için eşit değil. İstanbul’un kalabalık sokaklarında, otobüslerde, metrolarda gözlemlediğim şey şu: Toplumun dezavantajlı kesimleri, özellikle kadınlar, LGBTQ+ bireyler, göçmenler ve düşük gelirli insanlar, bu kaydın silinmesi konusunda çok daha fazla engelle karşılaşıyor. Neden mi? Çünkü sistem, yalnızca hukuki bir düzlemde değil, aynı zamanda toplumsal olarak da bu grupların yeniden “temizlenmesi” için eşit fırsatlar sunmuyor.
Bir sabah, Kadıköy’de otobüs durağında beklerken, yanımda bir grup genç konuşuyordu. Biri, 20 yaşlarında, “HAGB kaydımı sildim, artık başvuru yapabileceğim iş ilanları çoğaldı” diyordu. Arkadaşları bunu tebrik etti ama ben de bir noktada durup düşündüm. HAGB kaydını silmek, iş bulmada ona nasıl bir avantaj sağlamıştı? O genç, toplumda genellikle “yeni bir sayfa” açmaya daha yakın olan bir gruptan, yani “hatayı yapan ama bu hatayı düzeltmeye çalışan” gençlerden biriydi. Ancak, bu durumun her zaman böyle olmadığını biliyorum.
Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği ve HAGB
Kadıköy’deki o durakta, konuşmalar arasında, başka bir kadının sesi kulağıma çarptı. Yaşadığı zorluklardan bahsediyordu. Kadın, ceza aldıktan sonra HAGB kaydının silinmesi için başvurmuş, fakat işlemler çok uzun sürmüş ve en sonunda geri çevrilmiş. Cevap, onun gibi kadınlar için sık rastlanan bir sorundu: “Daha önce benzer bir suçu işlemiş olduğunuz için başvurunuz reddedildi.” Toplumda kadına yüklenen roller, ekonomik bağımsızlık eksikliği ve bazen maruz kalınan şiddet, kadınların ceza adaletine yaklaşımını zorluyor.
Kadınlar için HAGB kaydının silinmesi, bazen yalnızca yasal bir engel değil; aynı zamanda toplumsal baskıların, stereotiplerin ve önyargıların da bir yansıması oluyor. Bir kadının suç işlediği kabul edilse bile, toplumsal olarak “affedilmesi” daha zor. Özellikle de suç, aile içi şiddet ya da kadınların genellikle mağdur oldukları suçlarla ilgiliyse, sistemin kadınlara dair daha katı ve cezalandırıcı bir yaklaşımı olduğunu görüyoruz.
LGBTQ+ Bireyler ve HAGB: Kimlik, Suç ve Ayrımcılık
İstanbul’un farklı köylerinden, mahallelerinden gelen göçmenler ve LGBTQ+ bireyler, HAGB kaydının silinmesi konusunda daha da ayrımcılığa uğruyor. Duygusal ve fiziksel şiddet gören bir trans bireyin hayatını düşünün. Çoğu zaman, şiddete uğradıkları kişi ya da kişiler “öncelikli” olarak cezalandırılmıyor. Çoğu trans birey, kimlikleri nedeniyle toplumdan dışlanıyor ve şiddet mağduru olduklarında bile, adalet sistemi onlara yardımcı olmakta zorluk yaşıyor. HAGB kaydını silmek, bu bireyler için genellikle bir “fırsat”tan ziyade, geçiştirilmiş ve toplumsal düzende bir işaret haline geliyor.
Birçok LGBTQ+ birey, kaydın silinmesini başarmış olsa bile, iş bulmak ya da sosyal güvenceye kavuşmak gibi temel haklara ulaşma konusunda her zaman daha zor bir yol kat ediyor. Kendi kimliklerinden dolayı dışlanma, onlara bu süreci daha zor hale getiriyor. Aynı zamanda, bu bireylerin suçlu olarak damgalanması, sadece yasal engellerle kalmıyor, sosyal bağlamda da etkili oluyor. İş başvurularında, okulda ya da sosyal çevrede bu kaydın silinmiş olması, kimlikleriyle bir bütün olarak kabul edilmelerini sağlamıyor.
Göçmenler ve HAGB: Sistem İçindeki Görünmeyen Engel
Göçmenler için de HAGB kaydının silinmesi, aynı şekilde zorlu bir süreç. İstanbul’da pek çok insan, güvensiz koşullarda çalışmak zorunda kalan, ekonomik sıkıntılar çeken ve evsiz kalmış göçmenler var. Bu insanlar, toplumsal sistemin dışladığı, en alt sınıftan olan bireyler. HAGB kaydının silinmesi, onların da topluma yeniden katılabilmesi için önem taşıyor, ancak bu süreç, dil engelleri, sosyal güvenlik eksiklikleri ve ayrımcılıkla daha da zorlaşıyor. Çoğu zaman, bu gruptaki bireyler, kayıtları silinmiş olsa bile, ekonomik fırsatlarda çok daha büyük engellerle karşılaşıyor.
Sonuç: Toplumsal Adalet ve HAGB Kaydının Silinmesi
Sonuç olarak, HAGB kaydının silinmesi meselesi yalnızca hukuki bir işlem değildir; bu, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet bağlamında önemli bir sorundur. Bu süreç, farklı toplumsal grupların karşılaştığı engelleri, toplumsal önyargıları ve sistemsel eşitsizlikleri açığa çıkarıyor. HAGB kaydının silinmesi, toplumun her kesimi için farklı şekilde işleyecek ve her birey için aynı fırsatları sunmayacaktır. Bu yüzden, toplumsal adaletin sağlanması için daha eşitlikçi ve kapsayıcı bir sistemin kurulması gerekmektedir.
Evet, HAGB kaydını silmek, yasal bir temizlik gibidir; ancak bu temizlik, toplumsal yapının derinliklerinde var olan eşitsizlikleri ve önyargıları silmeye yetmez. İşte bu yüzden, sokaklarda gördüğümüz, yaşadığımız her küçük ayrımcılık, her küçük haksızlık, HAGB kaydının ötesinde bir mesele olduğunu gösteriyor.